Sorularınız İçin
[email protected]
Back

CİNSEL SALDIRILAR SONRASI DÜZENLENEN BİLİRKİŞİ RAPORLARININ DEĞERLENDİRİLMESİ (II)

Şüphelinin Muayenesi:

Sanık ya da şüphelinin muayene edilmiyor olması, her alandaki cinsiyet ayrımcılığının bir parçası gibi durmaktadır. Bir cinsel saldırı olayı sonrasında mağdur üzerinde olayın failine ait elde edilebilecek biyolojik delillerin önemi kadar olayın şüphelisi üzerinde tespit edilebilecek biyolojik deliller bir o kadar değerlidir. Özellikle penil sürüntülerde kadına ait epitel hücreleri uzun süre kalıcı olabilmektedir. Eğer örnekleme, saldırı sonrasındaki ilk 24 saat içinde gerçekleştirilmişse, failin penisinde kadın epitelyal vajinal hücrelerinin tespit edilebilme şansı daha yüksek olabilmektedir [22-24]. Fonnelop ve ark.’nın gerçek olguları değerlendirdikleri çalışmasında penis sürüntü örneklerinden elde edilen kanıtların neredeyse %50’sinin, savcılık makamının sanık ile mağdur arasındaki ilişki iddiasını destekleyen DNA profillerini sağladığı bildirilmiştir. Yazarlar değerlendirdikleri olguların çoğunda örneklemin 24 saat içinde yapıldığını ancak bir olguda 39 saat sonra dahi sonuç alındığını ifade etmişlerdir. China ve ark. [22] kontrollü bir deneyde cinsel ilişkiden 1 ila 24 saat sonra toplanan penis sürüntülerinde kadın DNA’sının varlığını tüm örneklerde tespit edebildiklerini ancak zamanla kadın DNA miktarının azaldığını gözlemlemişlerdir. Buna karşılık Kaarstad ve ark.nın [24] yaptıkları çalışmada değerlendirdikleri vakaların sadece %27’sinde bir kadın DNA profilinin saptandığını ve pozitif örneklerin çoğunluğunun 1-15 saat arasında toplandığını vurguladılar. Bu üç çalışma arasındaki başarı oranlarındaki bazı farklılıklar, örneklem yöntemleri ve kullanılan analiz yöntemleriyle açıklanabilir. Bildiğimiz kadarıyla kadına ait hücrelerin penis üzerindeki kalıcılığının 24 saat sonrasının değerlendirildiği yayınlanmış bir kontrollü çalışma bulunmamaktadır. Bununla birlikte, hücreler kurur ve yıkanarak uzaklaştırılmaz ise bu hücrelerin daha önce ciltte tükürük için gösterildiği gibi [6] kalıcılığı mümkün olabilir. Şüphesiz mekanik yolla kayıplar (örn. giysilerle temas, banyo ve duş) zamanla oluşacaktır. Fakat bu tür faaliyetler hakkında bilgi genellikle gerçek vaka çalışmalarında mevcut değildir. Çalışmalar, mağdurdan toplanan örneklerde hiçbir spermatozoa saptanmadığı durumlarda penis sürüntülerinin alınmasının önemini göstermektedir. Sonuç olarak, uzmanlar bu örnekleri mevcut uygulamalardan daha yüksek oranlarda toplamaya öncelik vermelidir.

 

Gonzales ve ark. 2019 yılında kaleme aldıkları bir kitap bölümünde bir cinsel saldırı olayı sonrası mağdurun ve saldırganın vücudu üzerinden kanıtların toplanmasına yönelik bir zaman çizelgesi yayınlamışlardır (Tablo 1) [25]. Yazarların, kanıtların kalıcılığını dikkate alarak hazırladıkları bu kılavuzdaki bilgilerin önemli bir bölümü yukarıda sunulan çalışmalar ile benzerlik içermekle birlikte bazı noktalarda farklılıklar da bulunmaktadır.

 

Bir örnekteki DNA tiplendirmesinin başarısı, kanıt niteliğindeki bir öğeden elde edilen hedef materyalin miktarı ile ilgilidir. Örnek toplama aşamasında elde edilen biyolojik kanıtın analiz aşamasında da en verimli şekilde geri kazanımının sağlanması önemlidir. Genel olarak örneklerin toplanmasında pamuk svaplar kullanılmaktadır. Marshall ve ark. yaptıkları bir çalışmada pamuk ve sentetik svapların ekstraksiyon işlemi sırasında hücreleri/DNA’yı bırakma kabiliyetini araştırdılar. Yazarlar sentetik svaplar ile elde edilen sürüntülerin, ekstraksiyon sırasında daha fazla hücre/DNA salıverdiklerini ve pamuklu svaplara kıyasla 2,5 kata kadar daha fazla alel elde ettiklerini ileri sürdüler [26]. Fakat önemli bulgular içeren bu çalışmanın daha kapsamlı çalışmalar ile desteklenmesi gerekmektedir.

Tablo 1. Cinsel saldırı olgularında DNA kalıcılığına ve örnekleme yöntemlerine göre farklı anatomik alanlardan kanıt toplanması için Gonzales ve ark. tarafından önerilen zaman çizelgesi [25].

Kıyafetlerdeki Biyolojik Kanıtların Toplanması:

Cinsel saldırı olayları sonrasında mağdurun vücudu ve genital bölge muayenesinden elde edilen ve faile ait olduğu düşünülen biyolojik örneklerin yanı sıra elbiseleri üzerindeki biyolojik deliller de oldukça önemlidir [27-29]. Cinsel suçlar hırsızlık suçlarından sonra bildirimi yapılmayan en yüksek grubu oluşturmaktadır [30]. Cinsel saldırı mağdurlarının utanç ve suçluluk duyguları, failden korkma, aile üyelerinin duymasından çekinme ve süreç içerisinde tekrar travmatize olma kaygısı gibi nedenlerle yardım aramaktan çekindikleri bildirilmiştir [31-34]. Yapılan bir çalışmada mağdurların üçte birinin muayene için başvurabilmeleri için olayın üzerinden 48 saatten daha uzun bir süre geçtiği ifade edilmiştir [34]. Bu süreç bazen günler ve hatta haftalar sonrasına sarkabilmektedir. Mağdurun genital bölge muayenesinin ve örnek toplanmasının geciktiği durumlarda giysiler üzerindeki seminal delillerin kalıcılığının daha fazla olmasından dolayı giysilerin incelenmesi daha da önem kazanır.

Cinsel saldırı olgularının aydınlatılmasında mağdurun giysileri üzerindeki olası semen lekeleri çeşitli tarama ve doğrulama testleri kullanılarak belirlenebilmektedir [27, 29, 35-36]. Biyolojik kanıtların çoğunun yerinin tespitinde kullanılan en hızlı ve pratik yöntemlerden biri adli ışık kaynakları sistemleridir (AIKS) [34, 37]. Uyarım filtreleri ile donatılmış AIKS’ler, çeşitli çalışmalarda parmak izi, vücut sıvıları ve iz kanıtlarını tespit etmek için yıllarca başarıyla kullanılmıştır [38-39]. Aynı şekilde leke yeri tespit edildikten sonra seminal sıvının idantifikasyonu için yaygın olarak mikroskobik incelemeler ve Prostata spesifik antijen (P30) testleri kullanılmaktadır [38]. P 30 testi faili azospermik olan olgularda da başarı ile kullanılmaktadır.

Bazı durumlarda biyolojik bir lekenin yerinin tespiti ve tanımlanması güçtür ve bu nedenle adli araştırmacı için zorluk oluşturabilir [40]. Delillerin elde edilmesi cinsel saldırı sırasında mağdurun üzerindeki giysilerin çeşitli sebeplerle yıkanmış olması durumunda daha da güçleşmektedir. Son yıllarda yayınlanan birkaç çalışmada giysiler üzerindeki semen lekelerinin yıkandıktan sonra da tespit edilebildiği gösterilmiştir [27, 38, 41-42]. Yıkanmış semen lekeli giysilerin hangi şartlarda delil olma özelliğini koruyabildiğinin ortaya konulabilmesi için Karadayı ve ark.’ları tarafından yıkanmış giysiler üzerindeki semen lekelerinin tespiti (detectable) ve tanımlanmasında (identification) yıkama sıcaklığı, leke yaşı, kumaş tipi ve kumaş renginin etkisinin değerlendirildiği geniş kapsamlı bir araştırma gerçekleştirilmiştir [38, 42]. Yazarlar, farklı koşullarda yıkanan semen lekeli farklı tip kumaşların büyük çoğunluğunda kullandıkları gelişmiş bir AIKS (Forenskop-bilimsel yazılımı) yardımıyla lekelerin yerini tespit edebildiklerini ve bu bölgelerden örnek alınıp analiz edildiğinde ise tam bir DNA profili çıkarılabileceğini göstermişlerdir. Burada iki önemli nokta göze çarpmaktadır. Birincisi giysiler üzerindeki seminal delillerin toplanmasının çeşitli sebepler ile geciktiği durumlarda, yıkanmış olsalar dahi hala DNA düzeyinde güçlü kanıtlar elde edilebileceğidir (Şekil 1). Konunun önemi yine Karadayı ve ark.’larının Anayasa Mahkemesine yansımış çocuğun nitelikli bir cinsel istismar olgusunun kapsamlı olarak değerlendirildiği başka bir çalışmada ortaya konulmuştur [43]. Dikkat çeken ikinci nokta ise, teknolojik gelişmeler ışığında yeni geliştirilen adli ışık kaynağı sistemleri ile yıkanmış giysilerdeki seminal lekelerin yerinin hala tespit ediliyor olmasıdır. Karadayı ve ark. bu konuda yaptıkları iki farklı çalışmada android işletim sistemi ile çalışan Mobil Multispectral UV-VIS-IR Imaging Systems® (Grimed) cihazından faydalanmışlardır. Bu cihaz farklı dalga boylarında ışık verebilen ve özelleştirilmiş farklı filtrelerin kullanılması suretiyle kendi görüntüleme ve kayıt sistemi olan ve de olay yeri kullanımına uygun portable bir gelişmiş tarama sistemi idi. Cihazın dahili kamerası (330-1080 nm±10 nm spektral aralığında görüntüleme kapasitesine sahip) CMOS sensör ile 13 MP çözünürlüğünde kayıt alabilme imkânı sunmaktadır. Dolayısıyla rutin incelemelerde kullanılmak üzere teknolojik gelişmelerin adli bilimlerin her alanına hızlıca entegre edilmesi pek çok vakanın daha hızlı bir şekilde çözümlenmesini sağlayacaktır.

Şekil 1. Forenskop cihazı (Mobil Multispectral UV-VIS-IR Imaging Systems® -Grimed) ile yıkanmış seminal lekeli bir kumaşta elde edilen görüntü (Görüntüler, yazarların bu konuda gerçekleştirdikleri çalışmalar kapsamında elde edilmiştir).

 

SONUÇ

Cinsel saldırılar sonrası biyolojik delillerin kalıcılığı ile ilgili çalışmaların önemli bir kısmının özetlendiği bu yazı kapsamında genel olarak bazı sonuçlar çıkartabilmek mümkündür. Sperm hücreleri, dahili vajinal sürüntülerde en yüksek kalıcılık oranına sahiptir ve genel olarak saldırıdan sonraki 72 saat içerisinde tespit edilebilir. Ancak pozitif örneklerin çoğu genel olarak ilk 48 saat içinde toplanmış örneklerdir. Deri ve penil sürüntüler üzerindeki epitel hücreleri genel olarak 48 saate kadar kalıcı olabilmekle beraber bu örneklerden pozitif DNA profili elde edilebilme olasılığı ilk 24 saat içinde oldukça yüksektir. Dış genital sürüntülerde, numunenin toplanması saldırıdan 12 saat sonra gerçekleştiyse, saldırgana ait epitel hücrelerinin tespiti oldukça zordur. Cinsel saldırı sonrasında elde edilen biyolojik delillerin değerlendirilmesi aşamasında mikrobiyal metagenomik analizlerin mevcut DNA yöntemlerine katkı sunma potansiyelinin oldukça fazla olduğu görülmektedir. Bir delili analiz etmek için önce tespit etmek gereklidir. Dolayısıyla bu konudaki gelişmiş AIKS sistemleri olay yeri inceleme uzmanlarının kullanımına sunulmalı ve rutin analizlerde kullanılmak üzere hızlıca adli bilimler laboratuvarlarına entegre edilmesi gerekmektedir. Burada sunulan bilgiler, mağdur veya şüphelinin saldırı ile tıbbi muayenesi arasındaki süreye bağlı olarak konunun muhataplarına hangi örneklerin analizine öncelik verileceği ile yeni yöntemlerin kullanımı konusunda yol gösterici olabilir. Ayrıca hukuki bakış açısı ile cinsel saldırı sonrası biyolojik delillerin toplanması sürecindeki eksikliklerin değerlendirilmesine yardımcı olabilir.

Kaynak: https://www.yorulmazmedikolegal.com/cinselsaldiritespiti/

 

Yazarlar:

Doç. Dr. Beytullah Karadayı

 

İstanbul Üniversitesi-Cerrahpaşa, Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Adli Tıp AD, mail:[email protected]

Dr. Öğr. Üyesi Şükriye Karadayı

Altınbaş Üniversitesi, SHMYO. Adli Fen Bilimleri Uzm., mail:[email protected]

 

 

Kaynaklar

23. Farmen, R. K. B., Haukeli, I., Ruoff, P., & Frøyland, E. S. (2012). Assessing the presence of female DNA on post-coital penile swabs: Relevance to the investigation of sexual assault. Journal of forensic and legal medicine19(7), 386-389.

24. Kaarstad, K., Rohde, M., Larsen, J., Eriksen, B., & Thomsen, J. L. (2007). The detection of female DNA from the penis in sexual assault cases. Journal of forensic and legal medicine14(3), 159-160.

25. B.R. González, M.C. Mercado, O. S. Salas, J.C.H. Reyes, M. G. Ramos, E. S. Esquivel, G. C. Aguilar and P. D. Torres. Biological Evidence Analysis in Cases of Sexual Assault (Book chapter). In: Biochemical Analysis Tools – Methods for Bio-Molecules Studies. Editors: O.-M. Boldura, C. Baltă and N. S. Awwad. DOI: 10.5772/intechopen.82164.

26. Marshall PL, Stoljarova M, Larue BL, King JL, Budowle B. Evaluation of a novel material, Diomics X-Swab™, for collection of DNA. Forensic Science International: Genetics. 2014;12: 192-198. DOI: 10.1016/j.fsigen. 2014.05.014.

27. Brayley-Morris, H., Sorrell, A., Revoir, A. P., Meakin, G. E., Court, D. S., & Morgan, R. M. (2015). Persistence of DNA from laundered semen stains: implications for child sex trafficking cases. Forensic science international: genetics19, 165-171.

28. Schlagetter, T. G., & Glynn, C. L. (2017). The effect of fabric type and laundering conditions on the detection of semen stains.

29. Jobin, R. M., & De Gouffe, M. (2003). The persistence of seminal constituents on panties after laundering. Significance to investigations of sexual assault. Canadian Society of Forensic Science Journal36(1), 1-10.

30. Langton, L., Berzofsky, M., Krebs, C. P., & Smiley-McDonald, H. (2012). Victimizations not reported to the police, 2006-2010. Washington, DC: US Department of Justice, Office of Justice Programs, Bureau of Justice Statistics.

31. Feldhaus, K. M., Houry, D., & Kaminsky, R. (2000). Lifetime sexual assault prevalence rates and reporting practices in an emergency department population. Annals of emergency medicine36(1), 23-27.

32. Wolf, M. E., Ly, U., Hobart, M. A., & Kernic, M. A. (2003). Barriers to seeking police help for intimate partner violence. Journal of Family Violence18(2), 121-129.

33. Sable, M. R., Danis, F., Mauzy, D. L., & Gallagher, S. K. (2006). Barriers to reporting sexual assault for women and men: Perspectives of college students. Journal of American College Health55(3), 157-162.

34. Karadayı, B., Karadayı, Ş., & Sezgin, N. (2018). Biyolojik delillerin tespitinde kullanılan tarama ve doğrulama testleri ve bu konudaki son gelişmeler. Turkiye Klinikleri Journal of Forensic Medicine and Forensic Sciences, 15(2), 80-92

35. Farmen, R. K., Cortez, P., & Frøyland, E. S. (2008). Spermatozoa recovered on laundered clothing. Forensic Science International: Genetics Supplement Series1(1), 418-420.

36. Crowe, G., Moss, D., & Elliot, D. (2000). The effect of laundering on the detection of acid phosphatase and spermatozoa on cotton t-shirts. Canadian Society of Forensic Science Journal33(1), 1-5.

37. Lee W and Khoo B. Forensic light sources for detection of biological evidences in crime scene investigation: a review. Malays J Forensic Sci 2010; 1: 17–28.

38. Karadayi, S., Moshfeghi, E., Arasoglu, T., & Karadayi, B. (2020). Evaluating the persistence of laundered semen stains on fabric using a forensic light source system, prostate-specific antigen Semiquant test, and DNA recovery-profiling. Medicine, Science and the Law60(2), 122-130.

39. Sheppard, K., Cassella, J. P., Fieldhouse, S., & King, R. (2017). The adaptation of a 360° camera utilizing an alternate light source (ALS) for the detection of biological fluids at crime scenes. Science & Justice57(4), 239-249.

40. Sterzik, V., Panzer, S., Apfelbacher, M., & Bohnert, M. (2016). Searching for biological traces on different materials using a forensic light source and infrared photography. International journal of legal medicine130(3), 599-605.

41. Noël, S., Lagacé, K., Raymond, S., Granger, D., Loyer, M., Bourgoin, S., … & Séguin, D. (2019). Repeatedly washed semen stains: Optimal screening and sampling strategies for DNA analysis. Forensic Science International: Genetics38, 9-14.

42. Karadayı, Ş., Karadayı, B., Öner, D., & Çetin, G. (2021). Evaluation of the relationship between the detectability of seminal stains on laundered fabric and stain age. Medicine, Science and the Law, 0025802421992916.

43. Karadayı, B., Karadayı, Ş., Kaya, A. Bir nitelikli cinsel istismar olgusunda giysiler üzerindeki olası biyolojik delillerin önemi (book chapter). In: Olgularla Adli Psikiyatri ve Davranış Bilimleri. Editor: Oral G. First Edition. 2021, Page153-158. Publisher: Akademisyen Yayınevi. ISBN: 9786257451680.

We use cookies to give you the best experience.

This site is registered on wpml.org as a development site.