Sorularınız İçin
[email protected]
Back

Juan Vucetich

Ivan Vucetic, (gerçek adıyla) 20 Temmuz 1858’de Dalmaçya takımadalarına bağlı, Sırp-Hırvat nüfuslu, o zamanlar Avusturya-Macaristan İmparatorluğu’na ait olan Hvar adasının bir kasabası olan Lesina’da Victor ve Vicenta Kavacevic’in oğlu olarak dünyaya geldi.  1882’de denizaşırı ülkelerden Buenos Aires’e geldi ve tercih ettiği sanatın müzik olduğu biliniyordu. Hiçbir konuda iddiası olmamasına rağmen, hemen bir tür işe başlamak istiyordu.

Kısa bir süre sonra bu genç adam Obras Sanitarias’ta ustabaşı olarak çalışmaya başladı; belirli sayıda işçinin çalışmasını denetlemekten sorumluydu ve görevini yerine getirirken gayret gösteriyordu.

Vucetich 1888’de La Plata (Buenos Aires) şehrine taşındı ve Buenos Aires Polisi’ne katıldı, Emniyet Müdürü Don Carlos Costa’nın emriyle İstatistik Ofisi’ne atandı ve Antropometrik Tanımlama Bölümü bu ofise bağlı olduğu için bu ofisin sorumluluğuna getirildi, Vucetich derhal bu hizmetin tamamen yeniden düzenlenmesi için bir ön proje hazırlamaya başladı. 1891 yılının ortalarında, belirli kemiklerin boyutlarını dikkate alan Fransız Alfonso Bertillon’un yöntemine dayanan Antropometrik Sistem’i kullanarak bir kimlik belirleme hizmetinin organizasyonu üzerinde çalıştığı hatırlanabilir: Kafatasının boyutu, orta parmağın, sol ayağın ve ön kolun uzunluğu, insanları tanımlamak için onun ölçüm standardını oluşturuyordu. Arjantin dışında sadece Amerika Birleşik Devletleri, Kanada ve Fransa’da bu tür bir ofis vardı.

Fotoğrafla kimlik tespiti pahalı bir yöntem olduğu için ülkede pek gelişmemişti ve şüphelilerin yüzlerinin çizimlerini yapmak için sanatçılar kullanılıyordu.

Vucetich, Charles Darwin’in kuzeni, kalıtım üzerine ilginç çalışmalar yapmış, öjenik biliminin temellerini atmış ve kendini istatistik, kriminoloji ve parmak izlerinin değişmezliği, çeşitliliği ve sürekliliğinden oluşan zengin bir evrenin incelenmesine adamış olan İngiliz Francis Galton ile yazışıyordu.

Galton bunlar üzerinde duran ilk kişi değildi. Çek fizyolog Jan Purkinje, doğumdan ölüme kadar parmak uçlarının ve ayak tabanlarının değişmediğini keşfettiğinde, antik çağlara kadar uzanan gözlemlerin ipini eline almıştı.

Parmak izleri, yararlarını gören çeşitli kültürlerce incelenmiştir. Kore’de köle tüccarları, bir satışı belgelemek için kölelerin beş parmak izini kâğıda damgalatıyorlardı. Çinlilerse parmak izinden sözleşme imzalamada faydalanıyorlardı.

Parmak izleri doğumdan ölüme dek saklanıyordu. Vucetich, 33 yaşındayken, dört gruba ayırdığı 101 özelliği tanımlamayı başardı: kemerler, iç ve dış halkalar ve kıvrımlar. Bu sisteme Ichnophalangometric adını verdi ve 1 Eylül 1891’de kullanıma girdi. Neredeyse telaffuz edilemeyen bu kelime, bilim adamı Francisco Latzina’nın önerisi üzerine Vucetich tarafından Dactyloscopy olarak değiştirildi.

İçnofalangometri nedir?

Başlangıçta “Icnofalangometry” olarak adlandırılan Daktiloskopi bilimi, ellerin parmak uçlarının kâğıt veya karton üzerine basılmış çizimlerinin incelenmesine dayanan bireysel kimlik belirleme prosedürüdür.

Vucetich, ilk olarak 23 sanığın kimliklerini tespit ederek başladı ve daha sonra La Plata (Buenos Aires) cezaevindeki tüm tutukluların kimliklerini tespit etmeye başladı. Ertesi yıl sıra polis adaylarına geldi. Kendi yöntemine dayanarak, sekseninin sabıka kaydı olduğunu ve başka bir kimlik altında saklanan başkalarının da bulunduğunu tespit etti.

Parmak izleriyle çözülen ilk vaka 29 Haziran 1892’de Buenos Aires’in Necochea kentinde meydana geldi; bu arada, dört ve altı yaşlarındaki masum ve savunmasız çocuklar Felisa ve Ponciano’nun boğazlarının kesilerek öldürülmesi gibi suçlara pek alışık olmayan polisin kendisi bile şaşkınlık içinde kaldı. Anneleri Francisca Rojas’ın boynunda yüzeysel bir yara vardı ve polis tarafından şiddetle sorgulandığında bile masum olduğuna yemin eden bir adamı suçlamaya kararlıydı. Müfettiş Eduardo Álvarez, iz, parmak izi ve diğer kalıntıları ararken evin kapısında bazı kanlı parmak izleri buldu ve bunları Vucetich’e gönderdi. Vucetich, kendi yöntemini uygulayarak, sonunda çocuklarını ayrı yaşadığı kocasına teslim etmektense öldürmeyi tercih ettiğini, bir saldırı taklidi yaptığını ve suçun işlendiği yerdeki mütevazı bir komşusunu suçladığını itiraf eden kadının suçunu kanıtladı.

Böylece, Juan Vucetich’in Buenos Aires eyaletinde Bilimsel Polis ilkelerini uygulayan ilk kişi olduğunu söyleyebiliriz. Şimdiye kadar tarih, Vucetich’in 33 yıllık genç yaşamıyla, benimsediği ulusun (Arjantin) sınırlarını aşan bir başarı elde etmesini istiyor.

Vucetich hiç durmadan çalıştı. Mahkumlardan örnekler aldı ve 3.600’den fazla kayıt elde ettiğinde, polis sonunda 1894 yılında onun yöntemini benimsedi.

Diğerlerinin yanı sıra kamu çalışanları, arabacılar, araba sürücüleri, ev hizmetlileri ve hayat kadınları polise kayıt yaptırmak zorundaydı ve her birinin parmak izi alınıyordu.

1903 yılına gelindiğinde 600.000 kayıt mevcuttu ve 20. yüzyılın başından itibaren bu kayıtlar kişisel belgelerde yer almaya başladı. Zorunlu askerlik hizmetiyle birlikte, orduya katılan her erkeğin kaydedilmesi gerekiyordu.

Antropolog ve polis Juan Vucetich, bir silindir, siyah mürekkep ve “pianito” ile La Plata kentindeki 23 mahkûmun ellerinin parmak uçlarını boyadı ve ilk kişisel kimlik kartlarını hazırladı. Suçluların kimliklerinin belirlenmesi ve yeniden suç işleme düzeyleri gibi bir sorunu çözmeye çalıştı. Bu olay 130 yıl önce, 1 Eylül 1891’de gerçekleşti ve daha sonra dünyaya yayılacak olan Arjantin daktiloskopik sisteminin gelişiminin başlangıcı oldu. Bu sistem dünyanın diğer bölgelerinde de benimsendi.

 Sizce neden diğer mevcut tanımlama tekniklerine üstün geldi?

Bu sistemin nüfusun kitlesel olarak tanımlanması için çeşitli avantajları vardı, daha az insan kaynağı gerektiriyordu, araç ve gereçler daha ucuz ve çok basitti, geniş bölgelerde uygulanması kolaydı. Pozitif tanımlamaya izin veriyordu, antropometrik sistem gibi olasılıksal bir sistem değildi. Sınıflandırması çok daha karmaşıktı ama merkeziydi. Örneğin, Vucetich Buenos Aires eyaletindeki tüm parmak izlerini sınıflandırdı. Baskılar, Vucetich’in tüm eyaletin baskılarını içeren bir arşive sahip olduğu La Plata kentindeki merkez departmana postayla geliyordu ve küçük bir ekiple kendini sınıflandırmaya adamıştı.

Vucetich’in çalışmaları cezai konularla sınırlı değildi; örneğin kimlik kartına dayalı sivil kimlik tespiti ihtiyacını da destekledi ve Sáenz Peña yasasının* uygulanması için büyük kimlik tespiti çalışmasından ve parmak izli ilk listelerin oluşturulmasından sorumluydu.

Zamanla bu çok yönlü öncü, polis meselelerinden uzaklaşmaya ve sivil kimlik, bir hak olarak kimlik, oy kullanma hakkını garanti altına alacak belgelerin oluşturulması gibi konular üzerinde daha fazla düşünmeye başladı ve nihayet 1912 yılında polis teşkilatından ayrıldı. Daha sonra Buenos Aires Eyaleti’nde bir sivil kimlik arşivinin oluşturulmasını ve genel, yasal ve zorunlu oy hakkına ilişkin Sáenz Peña Yasası’nın çıkarılmasını destekledi.

Parmak izini içeren ilk belgenin oluşturulması Vucetich’in kariyerindeki bir diğer önemli noktadır. Sáenz Peña Yasası ile parmak izi, zaten var olan ancak kişi hakkında bazı bilgiler içeren ve askerlik hizmetine kayıtla ilgili bir belge olan Libreta de Enrolamiento’ya zorunlu bir şekilde dahil edildi. Bu kitapçık artık parmak izini de içerecek, aynı zamanda 10 parmak izi alınacak ve dosyada saklanacaktı.

Bu sistemin uygulanmasının ve Vucetich’in hayatının kronolojik önem sırasına bakacak olursak:

1892 – Dünyada ilk kez bir kişi parmak izi alındığı için mahkum edildi (Francisca Rojas davası).

1896 – Vucetich, “ARJANTİN DAKTİLOSKOPİK SİSTEMİ “ni ortaya çıkaran dört temel tipten oluşan yeni sistemini açıklar.

1912 – Vucetich kamu hizmetinden emekli olur ve dünya çapında bir çalışma gezisine başlar.

1925 – 25 Ocak’ta Arjantin’in Buenos Aires Eyaleti, Dolores şehrinde vefat eder.

Vucetich tarafından geliştirilen teknikten günümüze ne kaldı?

Parmak izi ile kimlik tespiti bugün de hem hukuki hem de cezai konularda kullanılmaktadır. İnsan bir sistemin diğerinden daha üstün olduğunu düşünme eğilimindedir, ancak araştırmalar farklı sistemlerin genellikle örtüştüğünü ve farklı kullanımları olduğunu göstermektedir. Örneğin, fotoğrafla kimlik tespiti bugün hala kullanılmaktadır, antropometrik ölçümler, Bertillon’un kullandıklarıyla aynı olmasa da, yüz tanıma programları vücut ölçümlerine dayandığı için bugün hala çok kullanılmaktadır ve DNA’nın ortaya çıkışı parmak izinin terk edilmesi anlamına gelmemiştir.

Günümüzde, çeşitli durumlarda farklı amaçlara hizmet eden bir dizi yöntem bir arada kullanılmaktadır. Özellikle adli ve kriminal araştırmalarda, olay yerinde bulunan kanıtların incelenmesi ve delillerin toplanması hayati önem taşımaktadır. Bu süreçlerde, parmak izleri gibi önemli kanıtların tespiti ve analizi, suçların çözülmesi veya suçlu şahısların tespiti için kritik bir rol oynamaktadır.

Geleneksel olarak, parmak izlerinin görünür hale getirilmesinde tozlama ve kimyasal püskürtme gibi yöntemler kullanılmıştır. Ancak, bu yöntemlerin bazı dezavantajları bulunmaktadır. Örneğin, parmak izlerini ortaya çıkarmak için kullanılan tozlama işlemi, izlerin bulunması için gereken süreyi uzatabilir ve bazı durumlarda izlerin zarar görmesine veya bozulmasına neden olabilir. Ayrıca, kimyasal maddelerin kullanımıyla yapılan işlemler, izlerin bulunmasını sağlarken, aynı zamanda DNA gibi diğer önemli delillerin kaybolmasına veya kontamine olmasına yol açabilir.

Bu tür sorunları çözmek ve daha etkili bir yöntem sunmak amacıyla, temassız parmak izi görüntüleme teknolojisi geliştirilmiştir. Bu teknoloji, temas edilen yüzeylerdeki parmak izlerini görüntülemek için özel olarak tasarlanmıştır. En önemlisi, bu yöntem, parmak izlerini ortaya çıkarmak için herhangi bir fiziksel temas gerektirmez, bu da kontaminasyonu engeller ve daha hassas analizlerin yapılmasını sağlar.

ForenScope, temassız parmak izi görüntüleme teknolojisini geliştirmek ve iyileştirmek için Dünya’daki ilk mobil cihazını üretmiştir. Bu teknoloji, güçlü ışıklar ve yüksek çözünürlüklü kameraların kullanımıyla desteklenir, bu da kusursuz parmak izi görüntülemesi sağlar. Bu yöntem, parmak izlerinin detaylı bir şekilde incelenmesini ve analiz edilmesini mümkün kılarak, adli süreçlerde önemli bir araç haline gelmiştir.

ForenScope cihazları, adli görüntüleme alanında öncü, ilk ve tek teknolojilere sahiptir. Kolay kullanımı, taşınabilirliği, güçlü ışıkları ve filtreleri, kaliteli görüntüsü ve yüksek çözünürlüğü ile rakip tanımayan cihazlardır. Ayrıca her vaka için farklı dosyaların açılabildiği, dosyalara isim, numara, ihtiyacınız olan bilgilerin yerleştirilebildiği ve aynı zamanda saat, konum bilgisinin de otomatik olarak dosyaya eklendiği bir yazılımı vardır. Böylece görüntüleme yaparken sıradan bir kamera ile çekilen görüntülerin karışmasını önler ve düzenli bir vaka kütüphanesi oluşturur.

Sonuç olarak ForenScope’un, temassız parmak izi görüntüleme teknolojisi, geleneksel yöntemlere kıyasla daha etkili ve güvenilir bir seçenek sunar. ForenScope teknolojisi, adli ve kriminal araştırmalarda önemli bir rol oynar ve hem suçların çözülmesi hem de adaletin sağlanması için çok değerli bir teknolojidir.

* Sáenz Peña Yasası (İspanyolca : Ley Sáenz Peña), 10 Şubat 1912’de Ulusal Kongre tarafından onaylanan ve bir seçim listesinin (Padrón Electoral) oluşturulması yoluyla evrenselgizli ve zorunlu erkek oy hakkını belirleyen 8871 sayılı Arjantin Yasasıydı.

We use cookies to give you the best experience.

This site is registered on wpml.org as a development site.